Category Archives: Denemeler

2012 Değerlendirmesi

Published by:

Geçtiğimiz sene yakın zamanlarda 2011 ile ilgili bir değerlendirme yazısı hazırlamıştım. Bu sene öncelikle bu yazıyı ele alarak hedeflerimi ne kadar tutturduğumu sizlerle beraber değerlendirmek istiyorum. Bakalım geçtiğimiz sene neler yazmışım:

Peki 2011′in değerlendirmesini (aslında aklımda daha pek çok şey var ama hepsini yazarsam bu yazıyı bitirmem mümkün olmaz :) burada noktalayalım ve gelelim 2012′de neler hedeflediğime (yazının başlığından da anlaşılacağı üzere sadece iyimser beklentilerimi paylaşıyor olacağım):

  • Daha fazla yazmayı hedefliyorum. Kasım ayında kendime koyduğum hem kısa dönemi hem de uzun dönemi kapsayan bir söz var: Bildiklerimi önce yazarak sonra da konuşarak paylaşacağım. Bu doğrultudaki ilk hedefim öğrenimlerimi sizlerle blog yazılarım aracılığı ile paylaşmak. Sonrasında bunları bir de sözlü olarak anlatmamı isterseniz de seve seve anlatıyor olacağım :)
  • Daha verimli bir sene olmasını hedefliyorum. İşimizin operasyonel kısmından tamamen soyutlanmamın mümkün olmadığının farkındayım ama aramıza katılan/katılacak yeni takım arkadaşlarımızın bu konuda sırtımızdan bir miktar yük almasını ve benim (ortağımla beraber bizim) daha çok yeni fikir ve proje üretebilmesini hedefliyorum. Etrafta çözülmesi gereken o kadar çok problem, daha iyi yapılabilecek o kadar çok iş var ki bunlara baktıkça içim acıyor, çok daha katma değerli işler üretebilmek için daha çok zamanım olmasını hedefliyorum.
  • Bunca zamandır üzerinde çalıştığımız projelerdeki öğrenimlerimizi artık paketleyip ürünleştirebilmeyi hedefliyorum. Bu doğrultuda uğraştığımız işler arasında bizim için en öne çıkanları belirledik, hedeflerimizi çizdik. Bu hedeflere 2012 boyunca tüm süratimle koşmayı hedefliyorum.
  • Uzmanlık alanlarımla ilgili daha çok şey okuyabilmeyi (hatta genel olarak okumak için daha fazla zaman ayırabilmeyi) hedefliyorum.
  • Yine uzmanlık alanlarımla ilgili daha çok fuar, seminer, panel vb ziyaret edebilmeyi, buralarda karşılıklı bir şeyler katabileceğimiz yeni insanlarla tanışabilmeyi hedefliyorum.
  • Yurtdışındaki müşterilerimiz için daha çok proje hatta daha çok yurtdışı müşterisi hedefliyorum.
  • Profesyonel hayatımla ilgili olmasa da yeni yerler görmeyi ve gezmeyi hedefliyorum (bu da bu yazıdaki iş ile alakalı olmayan tek madde olsun :)

 

Hedeflerimle ilgili değerlendirmelerime ve 2013 hedeflerime gelince;

  • Daha fazla yazmak konusunda malesef başarılı olamadığımı geçtiğimiz sene içinde bu değerlendirmenin dışında yalnızca iki yazı yazabilmiş olmamdan açıkca görebiliyorum. Malesef her ne kadar yazı yazmayı çok seviyor olsam da içinde bulunduğum zamansal şartlar bu konuda bana ciddi anlamda engel oluyor. Bu sebeple 2013’e bu hedefimi aynen taşımakla kalmıyor yanına kendime daha fazla zaman ayırabilmeyi ve hayatımın daha düzenli olmasını da ekliyorum.
  • Daha verimli bir sene olması konusunda kesinlikle hedeflerimizi tutturduğumuzu düşünüyorum. Öncelikle ekibimize yeni katılan ve bundan sonra da katılacak arkadaşlar konusunda pek çok açıdan belirli bir çizgiyi oturtmuş olduğumuzu ve şirket içi işleyişimizin daha sistematik bir yapıya kavuştuğunu bu sene kesinlikle bir kaç kez deneyimleme şansımız oldu. Ekibimizde sene sonu yemeğinde de paylaştığımız gibi, ortağımla benim hedefimiz her zaman bizden de bağımsız çalışabilecek bir sistem kurmak oldu. Bu sene yaklaşımın pek çok meyvesinin yanında verim artışı da gözlemledik ve ölçümledik.
  • Beni 2012 içinde en çok motive eden durumlardan bir tanesi de ürünleşme sürecinde yaşadığımız ilerleme idi. Yanlış anlamayın, bu konuda daha gidecek çok uzun bir yolumuz olduğunun kesinlikle farkındayım fakat Türkiye’deki pek çok idealist şirket gibi kendi yağı ile kavrulmaya çalışan bizim gibi işletmeler için bu tip strateji değişiklikleri ölümcül sonuçlar doğurabilir. Proje odaklılıktan ürün odaklılığa geçiş sürecinin başarılı olabilmesi için sabır, inanç ve ortaya koyduğunuz eforun yanında mutlaka sizinle beraber aynı vizyona inanan müşterilere ihtiyacınız vardır. Bunun en temel sebebi, Türkiye’de ne yazık ki çok az firmanın aktif hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğu ticari faaliyetlerin yanında araştırma geliştirme için ayırabilecek kaynağı bulumasıdır. İşte tam bu noktada (bizi çok mutlu eden bir şekilde) gördük ki geçtiğimiz seneler içinde özellikle elektronik ticaret’i öğrenebilmek adına çektiğimiz acılar müşterilerimiz ve potansiyel müşterilerimiz tarafında değer görmüş/görüyormuş. Müşterilerimizin de inancını yanımıza alarak geçiş evresinin finansal tarafı ile ilgili halen almakta olduğumuz zorlu viraj dışında işin tabii ki bir de teknoloji birikimi kısmı bulunuyor. Bu açıdan da baktığınızda 2012 bizim için oldukça hızlı ilerleyen bir sene oldu. Lidia adını verdiğimiz e-ticaret platformunun doğuşu, bu platformun temel bileşenleri arasında direk bize ait olan ürünlerin belirlenmesi, bu ürünlerin geliştirilmesi, bize ait olmayan katma değer enstrumanlarının belirlenerek ürünlerimiz ile sorunsuz etkileşiminin sağlanması için gerekli çalışmalar tüm 2012 ajandamızı doldurduğu gibi aynı şekilde 2013’ün ilk 3 çeyreği için bile planlarımız şimdiden hazır. Özetle bu konuda ciddi yol aldığımız, doğru olduğuna inandığımız bir rotaya oturduğumuz bir yıl oldu bizim için. Ürünleşme sürecinin detaylarını sizinle farklı bir yazıda paylaşmayı planlıyorum, umarım başarılı olabilirim :)
  • Uzmanlık alanlarımla ilgili daha çok şey okuma (hatta genel olarak daha çok okuma) hedefimle ilgili hiç ilerleme kaydetmedim dersem yalan olur, özellikle zamanı daha verimli kullanmayla ilgili gelişmeler bu alanda da kesinlikle olumlu etkiye sahip oldu fakat buna rağmen halen hedeflediğim noktadan çok daha uzak bir yerdeyim. Aslında ilginçtir tablet ismi veren cihazların insan hayatındaki yerini bu madde ile daha çok anladım ve benimsedim diyebilirim. Sizleri bilmiyorum ama şahsen benim için tablet cihazlar herşeyden öte iyi birer “içerik tüketim aracı”. Farkettim ki tarzı bana yakın insanlar bu cihazları öncelikle bir şeyler okumak ve seyretmek için kullanıyorlar, işte bu yüzdendir ki sırf akşamları dinlenme vakti bulduğumda bilgisayarımdan kopmak ve uzanıp dilediğim konuda bir şeyler okuyabilmek ve öğrenebilmek için kendime kullanımı rahat, yeterli boyutta ekranı olan bir tablet edineceğim ve okuma/öğrenme başlığı altında 2013 içinde çok daha büyük bir yol katedeceğim.
  • Uzmanlık alanlarım konusunda daha çok seminer, panel, fuar vb ziyareti konusunda ne yazık ki 2012 içinde sınıfta kaldım. Lakin bu noktada belirtmeliyim ki 2013 içinde her ne kadar bu konuda kendimi geliştirmeyi hedeflesem de mutlaka seçici olacağım. Yaşadığım şehir olan İstanbul’da bu konuda ciddi bir patlama yaşanıyor ve hemen her gün bir yerlerde seminer, konuşma, panel vb var. Özellikle sosyal medyada bu organizasyonların o kadar ciddi yansımaları oluyor ki insanın aklına iki soru geliyor: 1. Madem insanlar sosyal medyada bu panellerde her duydukları cümleyi yazıyorlar o zaman niye oraya gitmek için yolda zaman kaybedeyim? 2. Devamlı seminerden seminere, panelden panele seken bunca insan çalışmak için nasıl vakit buluyor? 2013 için hedeflerimden biri katılma olasılığım olan organizasyonlar konusunda aslında cevapları kendi içinde olan bu sorularımı baz alarak daha seçici olmak ve sonrasında daha katılımcı olmak.
  • Büyümekte olan bir işletme olarak başta mecburen farklı alanlara serptiğiniz tohumların arasından zamanla bazıları yeşerecek ve siz de bu fidanlara elinizdeki kısıtlı kaynaklar doğrultusunda öncelik vermek durumunda kalacaksınız. Bu bakış açısı ile, her ne kadar 2012 için belirttiğim yurtdışı müşteri sayısını arttırmak hedefini tutturamamış olsam da bu konuda çok üzüntülü değilim. Her insanın olduğu gibi her işletmenin de belirli olgunluk dönemleri var ve ben anladım ki bizim için yurtdışına açılmak için uygun zaman 2013 bile olmayabilir. Şu an için öncelikli hedefimiz yeni ürün odaklı yaklaşımımız ile 2013 senesi içinde çok sayıda başarı hikayesi yaratmak ve muhtemelen 2014 içinde cebimizde bu başarı hikayeleri ile çok daha kuvvetli bir yurtdışı çıkartması yapmak.
  • Gelelim son ve işle alakalı olmayan tek maddeye. Bu alanda 2012 içinde kesinlikle ilerleme kaydettim :) Hem daha önce görmediğim pek çok yere gittim, hem de daha önce gittiğim pek çok yere farklı bir kafa yapısı ve farklı bakış açısı ile yeniden gittim. Her ne kadar kontrolcü yapım yüzünden bunu kendime çok rahat bir şekilde itiraf edemesem de yeni yerler görmeyi, farklı dillere, havalara, frekanslara geçiş yapmayı heyecan verici buluyorum ve bu hedefimi 2013 içinde kesinlikle büyütüyorum.

 

Siz de tahmin edersiniz ki bir koca sene içinde yapılanları, yaşananları bir yazıya sığdırmak çok zor. Her maddeyi yazarken çok farklı detaylar aklıma geldi (belki her biri kendi başına bir yazı konusu olabilecek şekilde) ama kendi kendimi telkin ettim ve yazımı mümkün olduğu kadar sıkılmadan okunabilir kılmaya çalıştım. Bu noktada yazımı daha kısa vadeli ve direk bloguma yönelik iki hedefim ile noktalamak istiyorum. İlk olarak yazılım sektöründeki yetişmiş iş gücü hakkında başladığım yazı dizisini sonlandırmak istiyorum, sonrasında da proje odaklılıktan ürün odaklılığa geçiş hakkında detaylı bir yazı hazırlamak istiyorum.

Bilginize, ilginize sunarım :)

Sevgilerle,

Kıvanç

2011 değerlendirmesi ve ışıltılı hedefler

Published by:

Kısa bir aradan sonra yeniden merhaba. Değerlendirmeye de beklentilere de girmeden önce 2012’ye dair en net hedefimle başlamak istiyorum sizlerle kafamdakileri paylaşmaya: 2012’de çok daha fazla yazacağım!

Geçmişte kendi kendime kağıda, e-gunluk.com zamanlarımda günlük sayfalarına, son zamanlarda da blog’uma çok farklı konularda yazılar yazdım. Kağıtlara döktüğüm kelimeler daha çok şiir’e benziyorlardı (sadece benziyorlardı :), günlüklerim ise evimden uzaklarda yalnız ve dumanlı gecelerin etkilerini taşıyordu, blog yazılarımda ise profesyonel hayatımın temas ettiği konular hakkında yazmaya çalıştım. Yeni sene ile beraber yine aynı şekilde farklı alanlarda çok daha fazla yazı ile çıkmak istiyorum karşınıza. Ufak tefek faydalarım olabilirse ya da kendinizden bir şeyler bulabilirseniz ne mutlu bana.

Gelelim yazımızın ilk kısmı olan değerlendirme kısmına. Herşeyden önce belirtmeliyim ki bu yazı büyük oranda profesyonel hayatım ve işim kapsamındaki tespitlerim ve beklentilerim ile ilgili olacak. Hayatımın kalanı ile ilgili paylaşımları ilerleyen zamanlarda, nasıl yazacağıma karar verdikten sonra yapacağım.

Bakalım 2011 profesyonel ilgi alanlarım dahilinde nasıl geçmiş:

  • 2011 yılı içinde ortaklığım bulunan şirket sayısı birden ikiye çıktı. T&G Workshop kapsamındaki çalışmalarımdan blog’umun diğer yazılarında çok bahsediyorum fakat yine de özetlemek gerekirse T&G bir teknoloji şirketi. 2007 sonundan bu yana çok farklı alanlarda faaliyette bulunmuş olsa da artık olgunlaştığı bu dönemde genel anlamı ile ticaretin e- haline odaklanmış durumda. İşletmesinin ticari faaliyetlerini elektronik ortama taşımak isteyen kurumlar için e-ticaret ve iş zekası alanında çözümler sunan T&G özellikle uzmanlaştığı alanlar yüksek kapasite gerektiren e-ticaret uygulamaları, ürün ve rakip takip sistemleri ve son olarak zeki fiyatlandırma sistemleri. Bunların detaylarına zaman içinde farklı yazılarımda değiniyor olacağım. 2011 senesinin profesyonel hayatıma kattığı en büyük değer ise BrandaCMG/Istanbul (eski adı ile Branda Digitals) adındaki yeni şirketimiz oldu. BrandaCMG aslen 360 derece pazarlama çözümleri üretebilme yeteneğine sahip olan bir firma olsa öncelikli odak noktası yani “en iyi bildiği iş” video produksiyon. BrandaCMG’yi Türkiye’nin ilk Video Ajansı olarak müşterilerine öncelikle online video stratejilerini (üretim/yayınlama/gelir elde etme) geliştirme konusunda destek verecek.
  • 2011 yılı içinde irili ufaklı pek çok güzel proje hayata geçirdik. T&G Workshop tarafında Toshiba Almanya için geliştirdiğimiz ürün takip sistemi, AVIS için geliştirdiğimiz araç kiralama teklif üretim sistemi ve 2011 yılının Türkiye’deki en büyük e-ticaret yatırımı olan 1V1Y.com projeleri bunlar arasında en öne çıkanlar oldu. Yine bu yıl içinde başladığımız ve 2012’nin ilk çeyreğinde tamamlanacak olan e-ticaret ve iş zekası ağırlıklı projelerimizi de sizinle tamamlandıkça paylaşıyor olacağım. BrandaCMG tarafında ise bu senenin en keyifli işleri Unilever için yaptığımız produksiyon çalışmaları olan Kadınlar ne ister? ve Signal İle Gülümseyin oldu.
  • 2011 yılı içinde ofisimizi değiştirdik. Hem iki şirket olmanın itici gücü hem de artık varmış olduğumuz noktanın yeni gereksinimleri sebebi ile Etiler’de bulunan start-up kültüründeki ofisimizi Haliç Flatofis’te 400 metrekare, pırıl pırıl bir ofis ile değiştirdik. Yeni ofisimizin içini sıfırdan yarattık (dürüst olmam gerekirse benden çok ortaklarım ve mimarımızın emeği vardır :) ve gerçek anlamda profesyonel görünümlü, insanın haftasonları bile seve seve gideceği bir çalışma ortamı yarattık. 2011 yılı içinde en önemli iş motivasyon kaynağımın bu olduğunu söyleyebilirim. Bu motivasyonu sene sonunda yaptığımız parti ile de taçlandırdık.
  • 2011’de pek çok yeni şey öğrendim. Bu kısmı sizlerin de yararına olabileceği umuduyla nokta nokta paylaşmak istiyorum:
    • Başarılı e-ticaret’in tek başına bir web uygulaması ile yapılamayacağını, aslında kurumsal kaynak yönetimi ve lojistik sistemlerini de barındıran entegre bir yapının başarıya giden doğru karışım olduğunu öğrendim.
    • Müşterilerimizin ihtiyaçlarının her zaman onların bize anlattıklarından fazlası olduğunu öğrendim.
    • İyi iş ortaklarının elinizdeki ürünün değerini çok yukarılara çekebileceğini öğrendim.
    • Bir projenin başarısında proje ekibinin uyumunun ne kadar önemli olduğunu tekrar tekrar ve tekrar öğrendim.
    • Şirketlerin olgunlaşma evrelerinde geçmişte meşgul oldukları bazı iş alanlarını lokomotif alanlara daha iyi kanalize olabilmek için bırakmalarını gerektiğini öğrendim.
    • E-ticaret’in de yan sanayisi olabileceğini öğrendim.
    • Girişimcilerin hayatlarının farklı dönemleri olduğunu ve bu dönemlerin arasındaki en büyük farkın alınan risklerin büyüklüğü olduğunu öğrendim.
    • Artık 3o yaşını aştığımı ve eskisi kadar enerjim de sabrım da olmadığını öğrendim.
    • Kendimi daha iyi öğrendim.

Peki 2011’in değerlendirmesini (aslında aklımda daha pek çok şey var ama hepsini yazarsam bu yazıyı bitirmem mümkün olmaz :) burada noktalayalım ve gelelim 2012’de neler hedeflediğime (yazının başlığından da anlaşılacağı üzere sadece iyimser beklentilerimi paylaşıyor olacağım):

  • Daha fazla yazmayı hedefliyorum. Kasım ayında kendime koyduğum hem kısa dönemi hem de uzun dönemi kapsayan bir söz var: Bildiklerimi önce yazarak sonra da konuşarak paylaşacağım. Bu doğrultudaki ilk hedefim öğrenimlerimi sizlerle blog yazılarım aracılığı ile paylaşmak. Sonrasında bunları bir de sözlü olarak anlatmamı isterseniz de seve seve anlatıyor olacağım :)
  • Daha verimli bir sene olmasını hedefliyorum. İşimizin operasyonel kısmından tamamen soyutlanmamın mümkün olmadığının farkındayım ama aramıza katılan/katılacak yeni takım arkadaşlarımızın bu konuda sırtımızdan bir miktar yük almasını ve benim (ortağımla beraber bizim) daha çok yeni fikir ve proje üretebilmesini hedefliyorum. Etrafta çözülmesi gereken o kadar çok problem, daha iyi yapılabilecek o kadar çok iş var ki bunlara baktıkça içim acıyor, çok daha katma değerli işler üretebilmek için daha çok zamanım olmasını hedefliyorum.
  • Bunca zamandır üzerinde çalıştığımız projelerdeki öğrenimlerimizi artık paketleyip ürünleştirebilmeyi hedefliyorum. Bu doğrultuda uğraştığımız işler arasında bizim için en öne çıkanları belirledik, hedeflerimizi çizdik. Bu hedeflere 2012 boyunca tüm süratimle koşmayı hedefliyorum.
  • Uzmanlık alanlarımla ilgili daha çok şey okuyabilmeyi (hatta genel olarak okumak için daha fazla zaman ayırabilmeyi) hedefliyorum.
  • Yine uzmanlık alanlarımla ilgili daha çok fuar, seminer, panel vb ziyaret edebilmeyi, buralarda karşılıklı bir şeyler katabileceğimiz yeni insanlarla tanışabilmeyi hedefliyorum.
  • Yurtdışındaki müşterilerimiz için daha çok proje hatta daha çok yurtdışı müşterisi hedefliyorum.
  • Profesyonel hayatımla ilgili olmasa da yeni yerler görmeyi ve gezmeyi hedefliyorum (bu da bu yazıdaki iş ile alakalı olmayan tek madde olsun :)

2011 benim için profesyonel anlamda ne istediğini yeniden öğrenme, kendimi yeniden keşfetme yılıydı. 2012’de bu keşfettiklerimin peşinden koşuyor olacağım.
Hem bana hem sizlere en içten şekilde şans, sağlık, mutluluk ve başarı diliyorum. Umarım hepimizin hedeflerine ulaşabileceği bir yıl olur 2012!

Sevgiler,
Kıvanç Toker

Hayal eder misiniz?

Published by:

Nasıl bir şeydir bilir misiniz?

 

Akşam 10da işten çıkıp da eve giderken daha yapmanız gereken çok şey olduğu için sürat yapmak, sabah çalar saatle değil, o gün yapmanız gereken işlerin stresi ile uyanmak. Ofisin kapısını kapatırken arkanıza bakıp bu kadar zamanda neler yapmışım acaba son bir kez masalara, bilgisayarlara bakarak huzur bulmaya çalışmak…

 

Ellerinizin kadehe gittiği her akşam “yarın erken kalkmam lazım” cümlesini içinizden geçirir misiniz güzel bir cumartesi akşamı bile, çok keyifli bir sohbette kendi kafanızın derinliklerine dalar mısınız, nasıl yapacağız sorusuyla boğuşur musunuz istinasız her dakika…

 

İlkokuldan beri burnunun ucuna havuç uzatılmış bir jenerasyondan mısınız siz de; hep paraşütle atlayacağınız o sıradışı ama hiç gelemeyen günlerin hayalini kurar mısınız? 7-24 lisedeki sınav psikolojisi ile yaşar mısınız, geçse de kurtulsakların “geçse”desi hiç gelmeyecekmiş gibi görünen.

 

Kendinizi asosyal hissetmemek adına çevrenizdeki insanlarla görüşme planları yapar mısınız her hafta görüşme zamanlarını “abi araşalım”lar ile açık bırakarak, vefasız olur mu takma adınız?Mutluluk sizin için iş düşünmediğiniz zamanlar anlamına gelir mi hiç? Güneşin gözünün içine bilgisayar ekranınınızın üzerinden bakar mısınız sık sık?

 

Özetle; o kadar başarı cümlesi kurarak içten içe sıradan olmayı hayal eder misiniz hiç?

 

Uzun bir aradan sonra, iyigecelerdörtduvar…

Bir sessiz gemi daha kalktı bu limandan…

Published by:

Güzel bir geceden eve gelmiştim bundan bir buçuk saat önce. Yatmadan önce bugün bir arkadaşımla konuştuğum bir konuda yazı yazmaktı niyetim.
 
Yazı öncesi kısa bir facebook gezintisi sırasında, arkadaşların koyduğu Oktoberfest resimlerinde gezerken bir isme takıldım, profiline bakmak istedim, 2 ortak arkadaş diyordu orada, biri ne zamandır ne yaptigini merak ettiğim biriydi.
 
Gözlerinin içi gülüyordu hep, doğum gününde sanal bir kutlama yapmıştım kendisine, cevap gelmemişti ben de çok üzerinde durmamıştım, meğer ondan bir iki hafta önce göçmüş gitmiş bu diyarlardan o gencecik insan.
 
Yakın bir arkadaşım değildi, çok sayıda sohbetimiz de olmamıştı onla, ama uzaktan uzaktan takip ettiğim biriydi, tek başına işten çıkıp eve yürüyüşünü görmüştüm bir kaç kez, kimbilir nasıl bir dünyası var acaba diye merak etmiştim.
 
Bugün öğrendim gittiğini, insanin tanidigi birilerinin basina gelene kadar ne kadar yalan geliyor değil mi bunlar, o zamana kadar yadsıyor bünyemiz, ölüm yok diyor insan içe ya da ahkam kesiyor “ölümlü dünya gelirse başımıza delikanlı gibi karşılarız” diye hariçten gazel okuyoruz.
 
Ne kadar aciziz aslında, ne kadar bir şey gelmiyor elden…
 
Ruhun şad, mekanın cennet olsun Eda, senin gibi Işık’lar hiç sönmese keşke…
 
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
 
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
 
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
 
Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
 
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.
 
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
 
Yahya Kemal Beyatlı

Desenler

Published by:

Nerde okumuştum bilmiyorum,  hani insanın tüm hayatı boyunca aklının bir köşesinde kalacak anonim cümleler vardır ya, bu da onlardan biri sanırım. İyi bir yalan kusursuz bir hafıza gerektirir.

 

Doğarken işaretlenmiş bir neslin çocukları olduğumuza inanıyorum bazen. Kimi zaman tanrının hediyesi, kimi zaman ise bir lanet olarak gördüğüm özellikler bahşedilmiş bizlere. Aralarından bir tanesi var ki son zamanlarda kafamı çok fazla meşgul ediyor. Kafanızın içinde bir yerlerde bir kayıt makinesi düşünün. Karşınıza çıkan her yeni insanda içine yeni bir kaset konuyor ve kayıt başlıyor. O insanın sizinle olan her iletişimde kasedine yeni bir şeyler ekleniyor. Bir tane de asistanınız var o kayıt makinesinin başında; atanmış tek bir göreviyle. Sarfedilen her cümlede, tüm kasedi inceleyip o cümlenin doğruluğunu kontrol ediyor. Bulduğu her uyuşmazlıkta, binlerce cümle arasındaki her çelişkide masanıza bir sabıka dosyası bırakıyor. O kadar dikkatli, o kadar detaycı ki en ufak bir şey bile kaçmıyor gözünden. Tüm kaynaklarınızı tüketiyor bir yandan ama vazgeçemiyorsunuz, bu güç size tatlı geliyor bir yandan da ağır ağır paranoyaklaşıyorsunuz. Günlerce, aylarca kurmaya çalıştığınız güven köprülerini bir bir imha ediyorsunuz. Yıkılan her köprü ise huzur dünyasından biraz daha uzaklaştırıyor sizi. Karın ağrısı vazgeçilmeziniz oluyor, yemediğiniz her kazık teselliğiniz.

 

Zamanla görüyorsunuz ki, tıpki tarih gibi, insan yaşamı da tekerrürden ibaret. Söylenen cümlelerde çizgiler keşfetmeye başlıyorsunuz, sizi o kelimelerden alıp karşınızdaki insanın ruhunun derinliklerine, oradan alıp damarlarında akan kana götüren, genetik kodlarını bir bir gösterip oradan parmaklarının dokunuşuna geri getiren. Bir bakıyorsunuz ki her insanın ayrı bir deseni var, kimi basit kimi karmaşık ama hep okunabilen. Okudukça öğreniyorsunuz, öğrendikçe düşünmeye, düşündükçe tahmin etmeye başlıyorsunuz, tahminler tuttukça da ahkam kesmeye. Artık sözler daha ağızdan çıkmadan kasetlere kaydedilmeye başlanıyor, her doğru tahmin ukalalığınızı besliyor. Ben seni tanıyorum demeye başlıyorsunuz, sadece dakikalardır konuştuğunuz insanlara.

 

Kelimeler detaylara dönüşüyor hep, detaylar ise birleşip desenleri oluşturuyor. Hayatımızı şekillendiren desenimiz oluyor, sonra da kelimelere dökülüyor yaşadıklarımız. İyi bir yalan kusursuz bir hafıza gerektirir diyorlar; fakat lanetimiz buna izin vermiyor, yalancının hafızasına karşı galip gelen daha eski deseni oluyor. Söylenen her yalan geriye yeni bir sabıka kaydı bırakıyor sonra, onlar da birleşip köprüsüz nehirler gibi akıyor, huzur ülkesiyle aramızdaki sınırı belirleyen…