Nasıl bir şeydir bilir misiniz?
Akşam 10da işten çıkıp da eve giderken daha yapmanız gereken çok şey olduğu için sürat yapmak, sabah çalar saatle değil, o gün yapmanız gereken işlerin stresi ile uyanmak. Ofisin kapısını kapatırken arkanıza bakıp bu kadar zamanda neler yapmışım acaba son bir kez masalara, bilgisayarlara bakarak huzur bulmaya çalışmak…
Ellerinizin kadehe gittiği her akşam “yarın erken kalkmam lazım” cümlesini içinizden geçirir misiniz güzel bir cumartesi akşamı bile, çok keyifli bir sohbette kendi kafanızın derinliklerine dalar mısınız, nasıl yapacağız sorusuyla boğuşur musunuz istinasız her dakika…
İlkokuldan beri burnunun ucuna havuç uzatılmış bir jenerasyondan mısınız siz de; hep paraşütle atlayacağınız o sıradışı ama hiç gelemeyen günlerin hayalini kurar mısınız? 7-24 lisedeki sınav psikolojisi ile yaşar mısınız, geçse de kurtulsakların “geçse”desi hiç gelmeyecekmiş gibi görünen.
Kendinizi asosyal hissetmemek adına çevrenizdeki insanlarla görüşme planları yapar mısınız her hafta görüşme zamanlarını “abi araşalım”lar ile açık bırakarak, vefasız olur mu takma adınız?Mutluluk sizin için iş düşünmediğiniz zamanlar anlamına gelir mi hiç? Güneşin gözünün içine bilgisayar ekranınınızın üzerinden bakar mısınız sık sık?
Özetle; o kadar başarı cümlesi kurarak içten içe sıradan olmayı hayal eder misiniz hiç?
Uzun bir aradan sonra, iyigecelerdörtduvar…
cok guzel bir yazi.yazilarin icinde en cok sana ait olani sanirim.biz boyle buyutulduk, bunu gorduk bizi buyutenlerden.bence iyi ki de boyle olmus.sol omzum “rahatin yerinde ne bu ugras” derken sag omzum “basariyi kaybedersen, kendini sevemezsin bir daha” demekte.elbet parasutle atlanacak zaman da gelecek,onemli olan o an geldiginde,cok uzaginda olmamak.
sevgiler
pinar